Rıza, Ali (et al.). Eski Zamanlarda İstanbul Hayatı. İstanbul: Kitabevi, 2001, 2. baskı, 474 s.
ÖZET
Eski Zamanlarda İstanbul Hayatı
Bu eser Ali Şükrü Çoruk tarafından yayıma hazırlanarak okuyucunun bilgisine sunulmuştur. Kitap ayrıca, Ali Birinci’nin İstanbul Araştırmaları (nr. 1, Bahar 1997, ss. 87-94) ve Tarihin Gölgesinde (2001, ss. 101–108) isimli dergilerde yayımlanan yazıları, “İstanbul Muharriri Balıkhâne Nâzırı Ali Rıza Bey” başlığı altında yazarı tanıtmak için kitaba aynen eklenmiş bir bölümü de ihtiva etmektedir.
Ali Rıza Bey (1842-1928), Osmanlı İmparatorluğu’nda çeşitli memuriyetlerde bulunduktan sonra, Ekim 1883’te Dersaadet Balıkhâne Nâzırı, 1884’de Balıkhâne ve Tuz Nâzırı, Mart 1907’de Dersaadet Mülhakatı Düyûn-ı Umûmiye Nâzırı olarak vazife yapmıştır. II. Meşrutiyet’in ilânından sonra, 1909’da açığa alınmış ve 1910 senesinin Ocak ayında da emekli olmuştur.
Eser Ali Rıza Bey’in 1919–1925 yıllarında, zamanın çeşitli gazete ve dergilerinde fâsılalarla yayımlamış olduğu tefrikaların bir derlemesidir. Yazarın bu makaleleri yazmaktaki maksadını Çoruk, “zamanın değişmesiyle birlikte unutulan örf ve âdetleri, konak ve saray hayatını, meşhurların aşk maceralarını, esrarkeşleri, dilencileri, tulumbacıları, eğlence şekillerini, kısaca eski İstanbul’a ait ne varsa yeni nesle anlatmak” olarak özetler. Bu bakımdan, eski İstanbul’daki sosyal ve günlük hayatın her kesitine dair çok değerli hatıraları, gözlemleri ve tespitleri akıcı ve renkli bir üslupla kaleme almış yazarın bu derleme eseri, yayın hayatının bu alanında “en hacimli” ve önemli çalışmalarındandır. Yazar, kaleme aldığı hatıralarını ve müşahedelerini ayrıntılarıyla birlikte ve birtakım kaynaklarla delillendirme çabasıyla okuyucuya sunmaya çalışmıştır. Bunun yanında eserde derlenmiş tefrikalar, muhtelif zamanlarda yayımlanmış müstakil yazılar olduklarından yer yer tekrarlar da bulunmaktadır.
Eser alanında önemli bir eksikliği giderecek bir kaynak olma niteliğinin ve tarih yazıcılığına dair ilginç bir tavra işaret ediyor olmasının yanında, bazı eksikleri de barındırmaktadır: Meselâ, eserdeki tefrikaların Osmanlı harflerindeki orijinalleriyle beraber yayımlanmamış olması önemli bir problemdir ki, Latin harflerine transkripsiyonunda eksikliklerin olup olmadığının tespitini imkânsız kılmaktadır. Ayrıca, “Takdim”de transkripsiyon hususunda nasıl bir yol takip edildiği ve transkripsiyonun kim tarafından yapıldığı da belirtilmemektedir. Başka bir eksiklik de, bazı yazım kurallarının kitabın bütün bölümlerinde aynı biçimde uygulanmamış olmasıdır.
Samet Bagce