Kamal, Ajmal. Karachi ki Kahani. Karachi: Siti Prais Buk Shap, 2007, 2 cilt, 950 s.
ÖZET
Karaçi’nin Hikâyesi
Karachi ki Kahani
Bir makaleler koleksiyonu olan Karachi ki Kahani (Karaçi’nin Hikâyesi) yılda dört kez basılan Aaj (Bugün) adlı Urduca bir süreli yayının 19. ve 20. özel sayıları olarak ilk defa 1996 yılında yayımlanmıştır. 2007 yılında Aaj’ın editörü Ajmal Kamal, bizzat bir giriş yazarak bunları kitap hâline getirmiştir. Ekler; şehrin yıllar içerisinde geçirdiği değişimleri gösteren 16 nadir harita, peyzajın ve şehrin bazı meşhur sâkinlerinin ender bulunan fotoğrafları, Karaçi ile ilgili figür ve tablo hâlinde önemli bilgiler ve 1998 nüfus sayımının verilerinden elde edilmiş bilgilerden oluşmaktadır. Aaj 1996’da bu makaleleri yayımladığında söz konusu şehrin aşırı şiddete teslim olmasının üzerinden neredeyse on yıl geçmişti. Editör, şehrin gelişimini incelemek suretiyle Karaçi’yi etkileyen zorluklara cevap aramaktadır.
Editör, malzemesini şehrin tarihi hakkında malumat içeren hatıra, biyografi, otobiyografi, günlük ve kitaplar arasından seçmiştir. Ayrıca, o, şehrin gelişiminde yer alan ve şehri en ince ayrıntısına kadar incelemiş bulunan bazı önemli kişileri kitaba katkıda bulunmaya davet etmiştir.
Ajmal Kamal’a göre 1947 yılında Hindistan bölündüğü zaman, Karaçi alt kıtadaki hiçbir şehrin tecrübe etmediği zor bir süreçten geçmiştir. Hindulardan oluşan şehrin orta sınıf nüfusunun neredeyse tamamı başka bir yere göç ederken alt kıtanın diğer yerlerindeki milyonlarca insan ise bulunduğu yerden sürülmüş ve şehre yerleşmiştir. Sonuç olarak Karaçi’nin tarihi hakkında çelişik görüşler ortaya çıkmıştır ki, bunlar kimi zaman amaca yönelik ve pozitif bir diyalogu engellemektedir.
Kitapta ortaya atılan en tartışmalı iki görüşten biri, Karaçi tarihinin başlangıcı olarak kabul edilen tarihe ilişkindir. Bir tarafta Karaçi tarihinin 1947’de başladığını düşünenler vardır: Bu gruba göre, Karaçi, gelişimini bölünme sonrası göçmenlerine borçludur ve dolayısıyla bu gruplar şehrin diğer sâkinlerine göre daha çok hakka sahip olmalıdır. Diğer görüş ise Karaçi’nin “tamamen bir Sint şehri” olduğu ve şu anda Karaçi’de yaşayan kişilerin çoğunluğunun kovulması gereken yasadışı göçmenler olduğu yönündedir.
Yukarıda bahsedilen görüşlerin aksine, farklı etnik grupların bu şehrin gelişimindeki rolünü vurgulayan çok önemli makaleler vardır. Makalelerden bazıları Karaçi kültürünün temelinin, bir arada yaşamaya dayandığını ve insanların hoşgörüye ulaşmak için çalışmaları gerektiğini savunan farklı etnik ve dinî gruplara mensup yazarlarca kaleme alınmıştır.
Ayrıca, şehrin gelişmesi için paralarını vererek ya da yeteneklerini kullanarak Karaçi’ye bağlılıklarını ispat etmiş bazı şahsiyetler üzerine yoğunlaşmış olan makale ve anı biyografileri de yer almaktadır. Yazarlar bu insanların iyi liderlik için ilham kaynağı olarak görüleceğini ümit etmektedir.
Makalelerden bir kısmı bu şehrin varoşlarını tasvir etmektedir. Karaçi nüfusunun çoğunluğu varoşlarda yaşadığı için, bu makaleler, varoş sakinlerinin perişan vaziyeti ve fırsatçıların suiistimal ve sömürüsüne karşı savunmasızlığı konusunda endişe uyandırmaktadır.
Editör, bu kitabın 1996’daki ilk basımının üzerinden uzunca bir süre geçmiş olmasına rağmen çoğu malumatın Karaçi hakkında bilgi edinmek bakımından uygun ve yararlı olduğuna inanmaktadır.
Navin G. Haider Ali
Çeviren Hasan Çolak